ROMA: GEZMELERE DOYAMADIĞIMIZ ŞEHİR
Romadayıızzzzz:)
İtalya’nın en nadide şehrinde.
Heyecanla adımlıyoruz yolları. İlk rotamız
meşhuurr Kolezyum:) Ufukta hedef görünür görünmez parmaklar deklanşöre daha bir
hızlı basmaya başlıyor. Bu heybetli yapı ne mutlu ki artık daha güzel şeylere
vesile olmanın gururuyla duruyor işte orda. Dünyanın hemen hemen her yerinden
insanı çevresinde toplamak gibi ulvi bir görevi taşıyor şimdilerde. Artık
izlediğimiz filmlerin etkisinde kaldığımızdan mıdır nedir bir yerden kaplan
falan çıkar hissine kapılıyoruz. “Aman bey çekelim resmimizi de gidelim
Maazallah Sezar doldurur”:)
Yönümüzü
meşhur Aşk Çeşmesine çeviriyoruz. Yüreğimiz kıpır kıpır, elele düşüyoruz yollara
yine. Yolda giderken bizim Aşk Çeşmesi diye bildiğimiz yerin adının Fontana di
Trevi olduğunu öğreniyoruz. Ve üstelik meali Aşk Çeşmesi değilmiş:) olsun diyoruz. Giderken gidip
önünde romantik resimler çekme hayalini kurduğumuz çeşmenin başına gelince
mahşeri bir kalabalık görüyoruz. Hayallerrr.. Hayatlaarr.. düşe kalka zar zor
eğrile doğrula hatıra resmi çektikten sonra oturacak bir yer bulup resim çeken
insanları izleyip eğleniyoruz:)
İspanyol
Merdivenlerine doğru yürüyoruz. Piazza Di Spagna.. İspanyol Konsolosluğunun
yakınında olduğundan İspanyol Merdivenleri demişler. Çok keyifli..Sıkılmadan
saatlerce oturup insanları izleyebileceğiniz bir alan..Yazık ki
restorasyondaymış camların ardından bakmakla yetiniyoruz. Çok ilginç bulduğum
bir anımızı paylaşalım. İspanyol merdivenlerine paralel olarak çıkan
merdivenleri kullanarak yukarı doğru çıkarken piyano sesi geliyor bir mekandan.
Merakla dayanamayıp kafamı uzatıyorum içeri ki ne göreyim? Jilet gibi giyinmiş
piyanist sanatını icra ediyor ve burası Kuaför.. Biz şok :)
Yönümüzü
en çok merak ettiğimiz Antik Roma’dan kalma bir tapınak olan Pantheon’a çeviriyoruz.
Yapı kusursuz ve çok iyi korunmuş. Kubbesi muazzam.. Görülesi bir yapı..
Piazza
Novana’ya geçiyoruz. Pantheon’a yakın bir konumda bulunan bu meydana
ba-yıl-dık. Meydanın orta yerinde Quattro Fiumi(dört nehir çeşmesi) bulunuyor. Ve sokak sanatçıları bu
meydanın olmazsa olmazı. Quattro Fiumi’nin ortasından Sultanahmet Meydanı’ndaki
gibi dikilitaş yükseliyor ve dikilitaşın tepesinde ise bir güvercin var ve bu
güvercin doğuya bakıyor. Dikilitaşın doğudan getirildiğini temsilen.. Navona
meydanında keyif dolu vakit geçiriyoruz.
Roma meydanlarıyla ve çeşmeleriyle ünlü bir şehir. Çok
sevdiğimiz bir diğer meydan ise Piazza Del Popolo.. Konum olarak çok güzel bir
yerde bulunan bu meydanında ortasında bir dikilitaş bulunuyor.
Piazza
Del Popolo’dan dümdüz devam ediyor ve Piazza Venezia’ya doğru ilerliyoruz. Bu
meydan heybetli bir yapı olan Vittorio Emanuele anıtı ile biliniyor.
Castel
San’t Angelo (Kutsal Melek Kalesi) neredeyse iki yüzyıllık bir kale. Pantheon’u
yaptıran İmparator Hadrian bu Kaleyi kendi küllerinin buraya serpilmesi için
yaptırmış. Bir nevi türbe. Şu anda müze olarak kullanılıyor. Bu da Roma’nın
başyapıtlarından biri.
Roma
kazan biz kepçe bir güzel şehri gezdikten sonra biraz soluklanıp şehri birde
gece görelim diyoruz. Hava kararınca daha da güzelleşiyor şehir. Şehrin
ortasından geçen Tiber Nehri üzerindeki köprüden Vatikan’ın görkemli ışıklarını
izliyoruz. Sokak sanatçılarının yaptığı müzik eşliğinde dans ediyoruz. Tiber Nehri
kenarında sadece akşamları kurulan eğlence alanlarında geziniyoruz. Burada
bulunan kafelerde vakit geçiriyoruz. Roma sokaklarında sokak sanatçılarına
dalıp hep birbirine benzeyen sokaklarda kaybolup ufak krizlere giriyoruz..
Yolumuzu bulmak için kriz anında aklımıza gelen tek kelime olan “river” ile
yolumuzu bulmanın haklı gururunu yaşıyoruz. El-hasıl Roma’yı çok ama çok
seviyoruz.. :)
Ne kadar güzel anlatmışsınız inşallah bende güzel niyetlerle gidebilmeyi istiyorum :)
YanıtlaSilBu güzel yorumunuz için çok teşekkürler:) Hoşunuza gittiyse ne mutlu bana :) Umarı sizde en yakın zamanda gidersiniz :)
SilÇok güzel bir yer,biz de çok merak ediyoruz, umarım bize de gezmek nasip olur :)
YanıtlaSilumarım en yakın zamanda gidersiniz :) Sizin gezi notlarınızı da severek takip ediyorum :)
Sil