LİKYA'NIN ONURLU KENTİ XANTHOS



Likya'nın dini ve idari merkezi olan Xanthos Antik Kenti, 1988 yılında Unesco tarafından Dünya Kültür Mirası olarak kabul edilmiş. Fethiye'ye 55 km olan bu kent Muğla-Antalya il sınırı üzerinde.Bu kentin hikayesi beni çok etkiledi. O yüzden hemen paylaşıyorum sizlerle de :)

 

M.Ö. 545 'de kenti kuşatan güçlü Pers ordusuna karşı kahramanca karşı koyan Xanthoslular, çaresiz kalınca kendi kadın ve çocuklarını öldürüp evlerini yaktıktan sonra intihar etmişler. O sırada kentte olmayan 80 aile dışında bu kentte hayatta kalan olmamış.
Tarihçi Herodot’un anlattıklarına göre; “Pers ordusu başlarında komutanları Harpagos olduğu halde ,Xanthos Ovasına indiği zaman, Xanthoslular bitmez tükenmez kuvvetlere karşı, az sayıda güçleri ile dövüştüler ve yiğitlikte nam saldılar ama yenildiler. Kadınlarını, çocuklarını, hazinelerini, kölelerini kaleye doldurdular. Alttan ve yandan ateşe verdiler öyle ki yangın kaleyi yerle bir etti. Bundan sonra birbirlerine korkunç yeminlerle bağlanarak, düşmana saldırdılar. Savaşta tek kişiye varıncaya kadar, savaşarak öldüler. Bu ateşten yalnızca başka yerlerde bulunan Xanthoslular kurtulabildiler. Onlar şehri baştan kurdular."

 

Tarihi boyunca büyük istilalar ve felaketler yaşayan Ksantos'u, Roma döneminde de M.Ö 42 yılında Brutus işgal etmiş. Kentin ikinci kez kendisini yok edişi, Romalı Brutus'ün para ve güç toplamaya geldiğinde yaşanmış, Ksantoslular önce şehrin çevresine hendek açmışlar ve geçit vermemişler ama kent çabuk düşmüş. Likyalılar için tarih tekerrür etmiş ve onlar yine ailelerini kendi elleriyle öldürmek ve intihar etmek zorunda kalmışlar. (Yunan tarihçi) Plutarkhos'un anlattığı, belki de Likya tarihinin en acılısıdır. İşgalci Brutus'u bile gözyaşlarına gömer. Kucağında ölü çocuğuyla bir ilmeğin ucunda intihar etmekte olan Likyalı kadın, öbür eliyle evini ateşe vermektedir. Ne kendini, ne evini, ne de çocuğunu bırakmıştır düşmana.

 

  

  

Likyalıların tarihe damga vuran bu iki toplu intihar eylemi kan donduruyor değil mi? Bağımsızlıklarına ne kadar düşkün bir halkmış. Hikayesini öğrendikten sonra bu alan beni gezerken hayli ürpertti doğrusu... Bu insanların külleri üzerinde yürüdüğümüzü düşünmek... Ve büyük resimden bakacak olursak bastığımız her yerde bizden önceki halkların zerreleri olduğunu düşünmek... İnsanoğlunun acziyetini bir kez daha farkettiriyor... Ölüm her insanın mutlak sonu elbet... Lakin nasıl öldüğün mühim olan... Ganimet olarak mı... Onurlu bir halk olarak mı... İşte bütün mesele bu...
Bu onurlu halkın izlerini taşıyan kenti ziyaret etmenizi tavsiye ederim.
Sevgiler...

Yorumlar

  1. tarihi kentleri gezmeyi çok seviyorum. gitmeden internetten elimden geldiğince bilgilenirsem gezdiğim yerleri daha iyi tanıyor ve öğreniyorum. xanthos'a yıllar önce gitmiştim. detaylı bilgi için teşekkürler :)

    YanıtlaSil
  2. Ben de çok severim bu tarz gezileri. Ülkemiz tarih zenginlikleriyle dolu.

    YanıtlaSil
  3. Ben ingilizce kıtabında karşılaştım bu hikaye ile tabi kitapda ingilizce olduğu için bu kadar net anlamamıştım fakat gerçekten etkileyici bir hikaye imiş.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

NEMRUT: GÜN DOĞUMU

DÜNYANIN EN ESKİ ANITI: GÖBEKLİTEPE

ZAMANIN DURDUĞU ŞEHİR : MARDİN (1.kısım)